Alzheimer
Alzheimer
Alzheimer Hastalığı süreci, belirli evrelerden geçer: Erken dönemde, hafif ve genellikle ihmal edilen belirtiler vardır. Unutkanlık, yorgunluk, kelimeleri hatırlayamama, yeni şeyleri öğrenememe, sosyal davranış ve karar verme bozukluğu olur.
ALZHEİMER HASTALIĞI NEDİR?
İlerleyen yaş gecikmeli hatırlamada güçlük, azalmış bilişsel esneklik ve bellek ile bazı görsel mekansal becerilerde bozulmayla ilişkilendirilebilir (Weintroub, 2000). Normal şartlarda; ilerleyen yaş ile birlikte seyreden bu gibi zihinsel değişiklikler bir takım ip uçları ve hatırlamayı kolaylaştıracak yollar kullanılarak telafi edilebilir. Bu durumda yaşlı kişinin zihinsel fonksiyonları test edilecek olsa normal sınırlarda fakat daha yavas olması beklenir (Morris and Peterson). Fakat ilerleyen yaşla birlikte zihinsel faaliyetlerde ve günlük yaşam aktivitelerinde bozulmaya neden olan bir hastalığın ortaya çıkması kendini başlıca unutkanlık şikayetiyle belli eden nörolojik bir hastalığın habercisi olabilir.
Bunlardan en sık görülen Alzheimer Hastalığı (AH) ilerleyici bir nörolojik hastalıktır. Klinik olarak incelediğinde AH bilişsel ve işlevsel düzeyde ilerleyici bir kötüleşme ve hafıza ile diğer entellektüel faaliyetlerde belirgin bozulma olarak karşımıza çıkar (Scinto&Daffner,2000). Bunlar;
- Yeni bilgileri öğrenmek veya daha önce öğrenilmiş olan bilgiyi hatırlama becerisinde bozulma
- Konuşma bozukluğu
- Motor işlevlerin korunuyor olmasına rağmen motor etkinliklerin yapılamaması
- Duyu işlevlerinin korunuyor olmasına rağmen objelerin tanınamaması
- Planlama, organizasyon, dikkati odaklama, görünümün altında kalanı kavrama gibi işlevlerde bozulma (DSM-IV).
- Konuşma bozukluğu
- Motor işlevlerin korunuyor olmasına rağmen motor etkinliklerin yapılamaması
- Duyu işlevlerinin korunuyor olmasına rağmen objelerin tanınamaması
- Planlama, organizasyon, dikkati odaklama, görünümün altında kalanı kavrama gibi işlevlerde bozulma (DSM-IV).
Yukarıdaki belirtiler kişinin sosyal ve mesleki yaşamında hastalık öncesine göre belirgin bozulmaya neden olur ve bir başka hastalıkla ortaya çıkan geçici bozulma değildir. 85 yaşın üstündeki popülasyonun %50'sinde Alzheimer Hastalığı'nın ortaya çıkması bekleniyor. Alzheimer vakalarının %25'inin genetik mirasla ilişkili olduğu ortaya konulmuştur. Hastalık geri döndürülemez olsa da süreci yavaşlatılabilir. Bunun anahtarı erken tanıdır. Hastalığın prognozu yavaş ilerleyen periyodlardan oluşabileceği gibi hastanın fizyolojik durumuna ve genetik mutasyonuna bağlı olarak akut fazlardan da oluşabilir. Alzheimer Hastalığı'nın en erken belirtisi kısa süreli bellekteki kayıplardır. İlk zamanlarda oldukça hafif olabilir ve hasta tarafından gizlenebilir. Hasta yakınları da bunu bir hastalık belirtisi olarak görmekten çok yaşlanma sürecinin normal bir hastalık belirtisi olarak yorumlama eğilimi gösterirler (Cohen,1999).
Ortalama 8 ila 10 yıl sürüp mortaliteyle sonuçlanan AH gelişim evresinin geriye dönüşü olarak düşünülebilir.
Ortalama 8 ila 10 yıl sürüp mortaliteyle sonuçlanan AH gelişim evresinin geriye dönüşü olarak düşünülebilir.
Hastalığa adını veren Alois Alzheimer 1864-1915 yılları arasında yaşamış bir psikiyatristtir. 3 çocuk babası olan Alzheimer tüm yaşamını Almanya'da geçirmiştir. Hastalarındaki davranış bozukluklarını organik nedenlere bağlama eğilimindeydi. Şefi olduğu klinike Auguste D., isimli 1850 doğumlu bir kadın hastasının sergilediği belirtiler dikkatini çeker ve ayrıntılı olara incelemeye başlar. Geldiğinden itibaren konuşması bozuk olan hastasını izlediği süre boyunca Bayan August yavaş yavaş nesneleri adlandıramaz, doğum yerini hatırlayamaz, basit matemetik işlemleri yapamaz olur, yazı yazma ve okuma becerisini kaybeder, gittikçe endişeli ve kaygılı ve hatta sinirli davranır olur, kimsenin duymadığı sesler duyduğunu söyler. Gün aşırı ziyaretine gelen doktorunu tanımaz hale gelir (Maurer&Maurer, 2001). Hastalık; bu belirtiler bütününün bilinen diğer hastalıklardan farklı olduğunu düşünen Alois Alzheimer'in adıyla anılır.
Nedenleri
Alzheimer Hastalığı için beyinde asetil kolin azalması bir neden olarak bilinmektedir. Yapılan çalışmalar AH hastalarının beyinlerinin dış yüzeyinde nedeni bilinmeyen anormal protein birikimi olduğunu ve buna bağlı olduğu düşünülen hücre kaybı ve hücreler arası bağlantıların kaybolduğu görülmüştür (Giacobini, 2000).
Ailede bu hastalığa yakalanmış bir birey olması bir risk faktörü olarak görülmekle birlikte daha çok genetik bir hastalık olduğu bilinmektedir.
Ailede bu hastalığa yakalanmış bir birey olması bir risk faktörü olarak görülmekle birlikte daha çok genetik bir hastalık olduğu bilinmektedir.
Belirtileri
- Unutkanlık: Eşyaların yerleri (gözlük, cüzdan gibi), tanıdığı insanların isimlerini veya yüzlerini, bir işi yapıp yapmadığını unutur. Bunlar günlük hayatın hızlı akışında hepimizin yaşadığı unutkanlıklar gibi gözükmektedir, fakat Alzheimer hastaları eşyalarını uygunsuz yerlere koyarak ya da uygun yerde aramayarak hiç bulamaz. İnsan ve nesne isimlerini hatırlayamaz. Yeni tanıştığı insanları hatırlayamaz, soruları cevaplarını aldığını unutarak tekrar tekrar sorar ya da söylediğini unutarak aynı cümleyi tekrarlar
- Günlük yaşam aktivitelerini etkileyen hafıza kaybı: Kendine bakım, yemek yeme düzeni ve adabı, tuvalet kontrolü gibi temel becerilerde kayıp olabilir.
- Kazanılmış becerilerin kaybı: Sık sık yemeği ocakta unutuarak yakmak, araba kullanırken tehlike doğuracak beceri kaybı, markette para sütü hesaplayamamak gibi kazanılmış bir takım becerilerin kaybı sadece 'unutkanlık'la açıklanamayabilir. Bunun yanında hasta yeni becerileri öğrenemez hale gelir; örneğin cep telefonu ya da bankamatik kullanmayı öğrnenememe gibi. Bu durumda bir ev hanımı artık yemek yapamaz, bir terzi artık dikiş dikemez hale gelebilir.
- İletişim: Bazen bir tanıdığın adını istenildiği anda hatırlayamayıp bir süre sonra hatırlamak doğal karşılanabilir. Kelime bulmada güçlükler ortaya çıkar; bu insan ismi olabileceği gibi akıcı konuşmasını kesintiye uğratacak şekilde nesne isimlerini bulma da olabilir. Kişi cevabını almış olmasına rağmen sorduğu bir soruyu hem cevabını hem de sorduğunu unutarak tekrar tekrar sorabilir ve ya eskisine kıyasla daha kısıtlı sayıda kelimeyle ve daha zayıf bir gramer yapısıyla kendini ifade eder hele gelebilir. Uzun konuşmaları takip etmekte zorlanabilir.
- Oryantasyon bozuklukları: Haftanın hangi gününde, ayın kaçında olduğunu bilemeyebiliriz fakat sonra takvim bilgilerine uyum sağlarız. AH hastaları ise yıl, ay ve gün gibi zamansal bilgileri kaybeder. Bu durumda günlük aktüel olayları takip etmekte başarısız hale gelir. Kişi bulunduğu yeri karıştırabilir ya da nerede olduğunu bilemez hale gelebilir. Kişi kendine dair bilgilerde de kayıp yaşayabilir. Örneğin doğum tarihini, yaşını bilemeyebilir.
- Muhakeme güçlüğü: Karşılaştığı herhangi bir durumu mantık çerçevesinde yargılayamayabilir. Karar vermekte güçlük çekebilir.
- Görünenin altında yatanı kavrama (soyut düşünme) güçlüğü
- Davranış değişiklikleri: AH hastaları ani davranış değişiklikleri gösterebilir, bunlar duruma uygunsuz olabilir; nedensiz ani sinirlenmeler gibi. Gördüğü gündüz hayalleri ya da duyduğu sesler nedeniyle korkup ajite davranışlarda bulunabilir (Stur, Smith,Rummans,2002).
- Kişilik değişiklikleri: Şüpheci, sinirli, huzursuz ya da tamamen ilgisiz bir kişi haline gelebilir.
Teşhis
AH'nın tanısı koyulabilmesi için bir çok disiplinden klinisyenin muayenesi ve bir çok tetkik yönteminin kullanılması gerekmektedir. Bu sayede fizyolojik, psikolojik ve nörolojik değerlendirmeler yapılır. Radyolojik görüntülemeler, nöropsikolojik testler ve tüm bu tetkik sonuçları ile muayenesini yapacak nörolog birlikte çalışırlar.
Hasta insiyatifini kaybetmiş, kendini ifade edemiyor gözükse de içinde bulunduğu durumdan rahatsız olması doğaldır. Yetersizlik hissiyle duygusal olarak çöküntü yaşayabilir. Hastalığın seyrini ağırlaştırmaması ve hastanın yaşam kalitesini yükseltebilmek açısından kişilik değişiklikleri ve davranış bozuklukları için bu alanda uzman bir psikiyatr (nöropsikiyatr ya da yaşlılık psikiyatristi) tarafından muayene edilmelidir.
Kişinin zihinsel fonksiyonlarındaki kayıpları ayrıntılı olarak ortaya koymak ve ayırıcı tanı için nöroloğa yardım etmek üzere alanında uzman bir psikolog tarafından nöropsikolojik değerlendirilmesi yapılmalıdır.
Yine hastalığın verdiği hasarı saptamak ve ayırıcı tanı için nöroradyolojik görüntüleme tetkikleri nöroloğa yol gösterici olur.
Hasta insiyatifini kaybetmiş, kendini ifade edemiyor gözükse de içinde bulunduğu durumdan rahatsız olması doğaldır. Yetersizlik hissiyle duygusal olarak çöküntü yaşayabilir. Hastalığın seyrini ağırlaştırmaması ve hastanın yaşam kalitesini yükseltebilmek açısından kişilik değişiklikleri ve davranış bozuklukları için bu alanda uzman bir psikiyatr (nöropsikiyatr ya da yaşlılık psikiyatristi) tarafından muayene edilmelidir.
Kişinin zihinsel fonksiyonlarındaki kayıpları ayrıntılı olarak ortaya koymak ve ayırıcı tanı için nöroloğa yardım etmek üzere alanında uzman bir psikolog tarafından nöropsikolojik değerlendirilmesi yapılmalıdır.
Yine hastalığın verdiği hasarı saptamak ve ayırıcı tanı için nöroradyolojik görüntüleme tetkikleri nöroloğa yol gösterici olur.
Tedavi
Günlük yaşam kalitesini düşüren unutkanlık ve ilişkili beceri kayıplarını durdurmayı hedefleyen bir tedavi yaklaşımı izlenir. Hastalığın nedeni olan asetil kolin azalmasını engellemek üzere medikal olarak asetil kolin esteraz inhibitörü verilir (Enz, 2000). Bununla birlikte hastalığa eşlik eden davranış değişiklikleri, uyku ve yeme düzensizliği gibi problemlerin kontrolünü sağlamak ve bu sayede hastayı ve hastalığı daha stabil hale gelmesini sağlamak için psikiyatrik yardım tedaviye eklenmektedir. Hastalığın stabilizasyonunu ve hastanın konforunu sağlamakta önemli katkıları olduğu bilinen düzenli beslenme ve düzenli uyku tedaviye oldukça yardımcıdır. İlerki oturumlarda ayrıntılı olarak tartışılacaktır.
KAYNAKLAR
Giacobini, E. 2000. Alzheimer hastalığının tedavisinde kolinesteraz inhibitörleri:Farmakokinetik ve farmakodinamik değerlendirmeler. s:Alzheimer Hastalığının Farmakoterapisi (Gauthier,S. Ed.) Yelkovan Yayıncılık İstanbul.
Enz, A. 2000. İlaç grupları. s:Alzheimer Hastalığının Farmakoterapisi (Gauthier,S. Ed.) Yelkovan Yayıncılık İstanbul.
Scinto, L.F.M., Daffner, K.R. 2000 Early Diagnosis of Alzheimer's Disease. s:3 (Scinto, Daffner eds.) Humana Press, New Jersey.
American Psychiatric Association. 1994. Diagnostic and Statistical Manual of Mental Disorders (4th ed.). Washington,DC.
Maurer K & Maurer U. 2001. Alzheimer bir hekimin yaşamı ve bir hastalığın tarihçesi (çev.Demiralp, T.) Yelkovan Yayıncılık İstanbul.
Weintroub S. 2000. Principlesof Behavioral and Cognitive Neurology.(Mesulam MM,Ed.) Oxford University Press: New York.2.edition
Morris JC, Peterson RC. Is mild cognitif impairment simply incipent alzheimer's disease?
Obsesif Kompulsif Bozukluk
Obsesif Kompulsif Bozukluk
Obsesif Kompulsif Bozukluk (OKB) mantıksız düşüncelerin ve korkuların (takıntılar) insanı sürekli tekrar eden davranışlar sergilemesine zorlayan psikolojik bir hastalıktır. OKB ile takıntılarınızın mantıksız olduğunun farkına varamayabilirsiniz ve bu takıntıları önemsememeye ya da bırakmaya çalışabilirsiniz.
Obsesyon (takıntı), kişinin isteği dışında aklına gelen, anksiyete yaratan, saçma olduğunun farkında olduğu, tekrarlayıcı düşünce, dürtü veya imgelerdir. Obsesyonlar, agresif, şüpheci, cinsel ya da dinsel olabilir.
Kompülsiyon (zorlantı), Yapılmadığında yoğun anksiyete yaratan ya da obsesyonun anksiyetisini azaltan, kişinin de aşırı bulduğu, belli sırada, düzende, tekrarlayıcı zihinsel ya da davranışsal eylemlerdir.
Kompülsiyon (zorlantı), Yapılmadığında yoğun anksiyete yaratan ya da obsesyonun anksiyetisini azaltan, kişinin de aşırı bulduğu, belli sırada, düzende, tekrarlayıcı zihinsel ya da davranışsal eylemlerdir.
Etyopatogenez
(Bkz: Generalize Anksiyete Bozukluğu)
Belirti ve Bulgular
Obsesyonlar:
- Belirgin anksiyete ya da stres yaratan, yineleyici düşünceler, imgeler ya da dürtüler
- Bu düşünceler, imgeler ya da dürtüler, gerçek hayat problemlerinin abartılı endişeleri kadar basit değil
- Kişi bu düşünceleri, imgeleri ya da dürtüleri umursamamaya, bastırmaya ya da başka bir düşünce ya da davranışla nötralize etmeye çalışır
- Kişi bu düşünce, imge ve dürtülerin kendi zihninin bir ürünü olduğunu, başkalarının bunları aklına koymadığını bilir.
Kompülsyonlar:
- bir obsesyon sonucu, kişinin yapmayı zorunlu hissettiği sürekli davranışlar
- davranışlar, bu içten gelen stresi kaldırmaya yöneliktir
Hastalığın bir noktasında, hasta obseseyonların yada kompülsyonların abartılı olduğunun farkına varır.
Obsesyonlar ya da kompülsyonlar, belirgin strese neden olur, günde en az 1 saat sürerler, hastanın günlük yaşamını etkiler, iş yaşamını, sosyal aktivitelerini ve ilişkilerini etkilerler.
Bozukluk, direk fizyolojik bir etkiye ya da kullanılan bir maddeye bağlı olmamalıdır.
Obsesyonlar ya da kompülsyonlar, belirgin strese neden olur, günde en az 1 saat sürerler, hastanın günlük yaşamını etkiler, iş yaşamını, sosyal aktivitelerini ve ilişkilerini etkilerler.
Bozukluk, direk fizyolojik bir etkiye ya da kullanılan bir maddeye bağlı olmamalıdır.
Ayırcı Tanı
(Bkz: Generalize Anksiyete Bozukluğu)
Tedavi
1)Farmakoterapi
Benzodiazepinler: Etkileri çabuk başlar. Bağımlılık yapabileceğinden, doz azaltılarak kesilmelidir.
Diazepam
Alprazolam
Clonazepam
Buspirone: Etkisi 2 haftada başlar.
Antidepresanlar: Etkileri 3-4 haftada başlar.
SSRI
İmipramine
Proponalol
Benzodiazepinler: Etkileri çabuk başlar. Bağımlılık yapabileceğinden, doz azaltılarak kesilmelidir.
Diazepam
Alprazolam
Clonazepam
Buspirone: Etkisi 2 haftada başlar.
Antidepresanlar: Etkileri 3-4 haftada başlar.
SSRI
İmipramine
Proponalol
2)Psikoterapi
Exposure
İçgörü-orientasyonlu psikoterapi
Davranışsal terapi
Kognitif terapi
Grup terapisi
Exposure
İçgörü-orientasyonlu psikoterapi
Davranışsal terapi
Kognitif terapi
Grup terapisi
Hipokondriyasis
Hipokondriyasis
Beden fonksiyonlarıyla aşırı uğraşı ve iç organların işlevlerinde bozukluk veya hastalık olduğu konusunda mantık dışı inanışlarla, kişinin zihninin aşırı meşgul olmasıdır.
Sağlık kuruluşlarına başvuran hastaların yaklaşık %4-6'sında görülür. Kadınlar ve erkeklerde eşit oranda görülür. En sık erkeklerde 30, kadınlarda 40 yaşlarında görülür.
Etyopatogenez
- Psikojenik olabilir. Ancak hasta vücud fonksiyonlarına ve duyularına karşı doğuştan aşırı duyarlı ve ağrı eşiği de düşük olabilir.
- Diğerlerine karşı agresif dürtü, bir vücud parçası aracılığıyla kendine dönebilir. Ağrı ve acı çekme, kabul edilemeyen suçluluk duygusu yüzünden kendini cezalandırmada ortaya çıkar.
- Etkilenen organın sembolik bir anlamı olabilir. Kişi için sempatik bir önemi de olabilir.
Tanı
Tekrarlı incelemelere rağmen fiziksel bir hastalık bulunamaz. Bir çok hekimin hastalık bulunmadığı güvencesini ve önerilerini kabul etmez. Bu inanç en az 6 ay sürmeli ve delüzyonel bir yönelimi olmamalıdır.
Somatizasyon bozukluğundan farklı olarak hasta belirtilerinden çok, hastalığıyla uğraşır.
Belirti ve Bulgular
- Tüm organ ve sistemler etkilenebilir. En sık etkilenenler, kardiyovasküler ve gastrointestinal sistemlerdir. Semptomların lokalizasyonu, süresi, şiddeti detaylı olarak anlatılmasına rağmen organik bir hastalık da görülen paternlere uymamaktadır.
Ayırıcı Tanı
- Depresyon
- Anksiyete bozukluğu
- Somatizasyon bozukluğu
- Ağrı bozukluğu
- Seksüel disfonksiyon
Tedavi
Hastalığın prognozu kroniktir, remisyonlarla seyreder. Hastanın yaşamındaki stresli durumlarda alevlenmeler gözlenir. İyi prognoz, minimal premorbid kişlikle, kötü prognoz ise beraberinde olabilecek fiziksel hastalıkla ilişkilidir.
Hipokondriyazisin asıl tedavisi, semptomun sembolik anlamını ortaya çıkarmada yaralı, içgörü-oriente psikoterapidir. Hastayı asla, şikayetlerinin kendi uydurması olduğu yönünde iknaya çalışılmamalıdır. Hastanın, terapistiyle kurduğu güven dolu ilişki iyileşme sürecini kısaltır
Somatizasyon bozukluğundan farklı olarak hasta belirtilerinden çok, hastalığıyla uğraşır.
Hipokondriyazisin asıl tedavisi, semptomun sembolik anlamını ortaya çıkarmada yaralı, içgörü-oriente psikoterapidir. Hastayı asla, şikayetlerinin kendi uydurması olduğu yönünde iknaya çalışılmamalıdır. Hastanın, terapistiyle kurduğu güven dolu ilişki iyileşme sürecini kısaltır
Kişilik Bozuklukları
Kişilik Bozuklukları
Kişinin içinde yaşadığı kültürün beklentilerinden belirgin olarak sapan, sürekli, davranış ve iç yaşantı örüntüsü. Bu örüntü, bilişsel, duygulanım, kişilerarası işlevsellik, dürtü kontrolü alanlarından ikisinde kendini belli eder.
Bu sürekli örüntü, çok çeşitli kişisel, toplumsal durumları kapsar. Toplumsal, mesleki alanlarda ya da önemli işlevsellik alanlarında bozulmaya yol açar. Değiştirilmez ve uzun sürüdür var olan bu örüntünü başlangıcı ergenlik ya da genç erişkilin dönemlerine rastlar. Başka bir mental bozukluğun bir görünümü ya da sonucu olarak açıklanmaz. Bir maddenin kullanımına ya da bir hastalığa, kafa travmasına bağlı olmamalıdır.
Kişilik bozuklukları, yaşam boyu sürer, yaklaşık %10 oranında görülür. Tedavide dinamik psikoterapi, bazen de davranışçı psikoterapi uygulanabilir. İlaç tedavisi semptomatik olarak kullanılır. Kişilik bozuklukları tek başına veya başka psikiyatrik bozukluklarla birlikte olabilir.
KÜME A ( garip, aykırı)
Şizoid Kişilik Bozukluğu
Kişiler, toplumsal ilişkilere karşı ilgisiz, duygulanımları kısıtlıdır. Yakın ilişkileri yoktur. Çoğunlukla tek bir etkinlikle uğraşırlar. Başkılarının övgü ve eleştrilerine karşı ilgisizdirler. Cinsel deneyimleri karşı ilgileri azdır.
Kişiler, toplumsal ilişkilere karşı ilgisiz, duygulanımları kısıtlıdır. Yakın ilişkileri yoktur. Çoğunlukla tek bir etkinlikle uğraşırlar. Başkılarının övgü ve eleştrilerine karşı ilgisizdirler. Cinsel deneyimleri karşı ilgileri azdır.
Paranoid Kişilik Bozukluğu
Sürekli güvensizlik ve kuşku içinde olup, insanları kötü niyetli olarak değerlendirirler. Başkalarının kendisini sömürdüğünden, aldattığından ya da kendine zarar verdiğinden kuşkulanırlar. Dostlarının ya da iş arkadaşlarının kendilerine olan bağlılığı ya da güvenilirliği üzerinde yersiz kuşkuları vardır. Söylediklerinin kendisine karşı kötü niyetle kullanılacağından yersiz yere korktuğundan ötürü başkalarına sır vermek istemezler.
Sürekli güvensizlik ve kuşku içinde olup, insanları kötü niyetli olarak değerlendirirler. Başkalarının kendisini sömürdüğünden, aldattığından ya da kendine zarar verdiğinden kuşkulanırlar. Dostlarının ya da iş arkadaşlarının kendilerine olan bağlılığı ya da güvenilirliği üzerinde yersiz kuşkuları vardır. Söylediklerinin kendisine karşı kötü niyetle kullanılacağından yersiz yere korktuğundan ötürü başkalarına sır vermek istemezler.
Şizotipal Kişilik Bozukluğu
Bilişsel ya da algısal çarpıklıkların, alışıla gelmişin dışında davranışların yanısıra yakın ilişkilerde birden bire rahatsızlık duyma ve yakın ilişkilere girebilme becerisinde azalma ile kendini gösterirler. Referans fikirleri vardır (referans hezeyanları kapsamaz). Olağandışı algısal yaşantılar bunlar arasında bedensel ilüzyonlar vardır. Acayip düşünce biçimi ve konuşma, kuşkuculuk, paronoid düşünce vardır. Hastaların garip ya da kendine özel görünüşleri vardır.
Bilişsel ya da algısal çarpıklıkların, alışıla gelmişin dışında davranışların yanısıra yakın ilişkilerde birden bire rahatsızlık duyma ve yakın ilişkilere girebilme becerisinde azalma ile kendini gösterirler. Referans fikirleri vardır (referans hezeyanları kapsamaz). Olağandışı algısal yaşantılar bunlar arasında bedensel ilüzyonlar vardır. Acayip düşünce biçimi ve konuşma, kuşkuculuk, paronoid düşünce vardır. Hastaların garip ya da kendine özel görünüşleri vardır.
KÜME B (dramatik, emosyonel)
Antisosyal Kişilik Bozukluğu
Başkalarını haklarını saymazlar. Başkalarına zarar verirler, vicdanları yoktur. Yasaları çiğner, tutuklanırlar. Sürekli yalan söylerler. Dürtüseldirler. Gelecekle ilgili plan yapmadan günlerini yaşarlar. Sık sık kavgalara karışırlar, öfkelidirler. Sorumluluk üstlenmezler.
Bu grupta alkol bağımlılığı sık görülür.
Bozukluk 15 yaşından önce başlamak zorundadır.
Başkalarını haklarını saymazlar. Başkalarına zarar verirler, vicdanları yoktur. Yasaları çiğner, tutuklanırlar. Sürekli yalan söylerler. Dürtüseldirler. Gelecekle ilgili plan yapmadan günlerini yaşarlar. Sık sık kavgalara karışırlar, öfkelidirler. Sorumluluk üstlenmezler.
Bu grupta alkol bağımlılığı sık görülür.
Bozukluk 15 yaşından önce başlamak zorundadır.
Narsistik Kişilik Bozukluğu
İçlerinde yetersizlik duygusuyla birlikte, kendilerinin özel, üstün olduklarına inanırlar. Olayları kendilerine yorarak, çarpıtarak anlatırlar. Sürekli takdir toplamaya çalışıp, çok beğenilmek, hayran olunmak isterler. Başkalarını sürekli eleştirirler. Kendilerinin üstün başarı kazandıkları, ünlü oldukları hayaller kurarlar. Sadece kendileri gibi özel insanların onları anlayabileceklerini düşünürler. Kuyruğa girmemek gibi kendilerinin hak kazandıklarını düşünürler. Başkalarını kendi amaçları için kullanırlar. Empati kuramazlar. Başkalarının duygularını anlayamazlar. Başkalarının başarılarını kıskanırlar. Küstah, kendini beğenmiş davranış sergilerler.
İçlerinde yetersizlik duygusuyla birlikte, kendilerinin özel, üstün olduklarına inanırlar. Olayları kendilerine yorarak, çarpıtarak anlatırlar. Sürekli takdir toplamaya çalışıp, çok beğenilmek, hayran olunmak isterler. Başkalarını sürekli eleştirirler. Kendilerinin üstün başarı kazandıkları, ünlü oldukları hayaller kurarlar. Sadece kendileri gibi özel insanların onları anlayabileceklerini düşünürler. Kuyruğa girmemek gibi kendilerinin hak kazandıklarını düşünürler. Başkalarını kendi amaçları için kullanırlar. Empati kuramazlar. Başkalarının duygularını anlayamazlar. Başkalarının başarılarını kıskanırlar. Küstah, kendini beğenmiş davranış sergilerler.
Histrionik Kişilik Bozukluğu
Sürekli ilgi odağı olmak isterler. Başkalarıyla olan etkileşimleri, çoğu zaman uygunsuz bir biçimde, cinsel yönden ayartıcı ya da baştan çıkartıcı davranışlarla belirlidir. Duygulanımları, hızlı değişir ve yüzeyeldir. İlgiyi üzerine çekmek için sürekli olarak fizik görünümünü kullanır. Aşırı bir düzeyde başkalarını etkilemeye yönelik ve ayrıntıdan yoksun bir konuşma biçimi vardır. Gösterişli ve yapmacık davranırlar. Başkılarından etkilenip, kolay yönlendirilirler.
Sürekli ilgi odağı olmak isterler. Başkalarıyla olan etkileşimleri, çoğu zaman uygunsuz bir biçimde, cinsel yönden ayartıcı ya da baştan çıkartıcı davranışlarla belirlidir. Duygulanımları, hızlı değişir ve yüzeyeldir. İlgiyi üzerine çekmek için sürekli olarak fizik görünümünü kullanır. Aşırı bir düzeyde başkalarını etkilemeye yönelik ve ayrıntıdan yoksun bir konuşma biçimi vardır. Gösterişli ve yapmacık davranırlar. Başkılarından etkilenip, kolay yönlendirilirler.
Borderline Kişilik Bozukluğu
Kendilik ve nesne tasarımları bütünleşmemiştir. Kendilerini tutarlı bir şekilde algılayamazlar. Egoları zayıftır. Dürtülerini kontrol edemezler. Terk edilmemek için çok çaba harcarlar. İnsanları gözlerinde aşırı büyütürler ve ufak bir olayla yerin dibine gözden düşürürler. Kendine zarar verme olasılığı yüksek, riskli davranışlarda bulunurlar. Suisid girişimleri ya da planları sıktır. Duygulanımda, belirin bir tepkiselliğin olmasına bağlı afektif instabilite ya da genellikle birkaç saat süren depresyon vardır. Kendilerini sürekli boşlukta hissederler. Geçici psikotik dönemleri olur. Bazı hastalar kendilerine zarar vermekten hoşlanırlar.
Kendilik ve nesne tasarımları bütünleşmemiştir. Kendilerini tutarlı bir şekilde algılayamazlar. Egoları zayıftır. Dürtülerini kontrol edemezler. Terk edilmemek için çok çaba harcarlar. İnsanları gözlerinde aşırı büyütürler ve ufak bir olayla yerin dibine gözden düşürürler. Kendine zarar verme olasılığı yüksek, riskli davranışlarda bulunurlar. Suisid girişimleri ya da planları sıktır. Duygulanımda, belirin bir tepkiselliğin olmasına bağlı afektif instabilite ya da genellikle birkaç saat süren depresyon vardır. Kendilerini sürekli boşlukta hissederler. Geçici psikotik dönemleri olur. Bazı hastalar kendilerine zarar vermekten hoşlanırlar.
KÜME C (sinirli, korkulu)
Çekingen Kişilik Bozukluğu
Eleştirilecek, beğenilmeyecek ya da dışlanacak korkusuyla çok fazla kişilerarası ilişki gerektiren mesleki etkinliklerden kaçınırlar. Kendilerini değersiz hissederler. Sevildiğinden emin olmadıkça insanlararsı ilişkiye girmek istemezler.
Eleştirilecek, beğenilmeyecek ya da dışlanacak korkusuyla çok fazla kişilerarası ilişki gerektiren mesleki etkinliklerden kaçınırlar. Kendilerini değersiz hissederler. Sevildiğinden emin olmadıkça insanlararsı ilişkiye girmek istemezler.
Obsesif Kompulsif Kişilik Bozukluğu
Ayrıntılarla aşırı uğraşırlar. İşlerini bir türlü zamanında bitiremezler, yaptıklarını beğenmezler. Kendilerini birşey üretmeye, yapmaya adamışlardır. Ahlaki değerlere çok bağlıdırlar. Elindeki eşyaları elden çıkartmazlar. Cimridirler.
Ayrıntılarla aşırı uğraşırlar. İşlerini bir türlü zamanında bitiremezler, yaptıklarını beğenmezler. Kendilerini birşey üretmeye, yapmaya adamışlardır. Ahlaki değerlere çok bağlıdırlar. Elindeki eşyaları elden çıkartmazlar. Cimridirler.
Bağımlı Kişilik Bozukluğu
Başkalarından bol miktarda öğüt ve destek olmazsa gündelik kararlarını vermekte güçlük çekerler. Başkalarına karşı çıkamazlar. Yalnız kalacaklarından korkarlar. Takdir kazanmak için çok çaba sarf ederler.
Başkalarından bol miktarda öğüt ve destek olmazsa gündelik kararlarını vermekte güçlük çekerler. Başkalarına karşı çıkamazlar. Yalnız kalacaklarından korkarlar. Takdir kazanmak için çok çaba sarf ederler.
Fobik Bozukluk
Fobik Bozukluk
Bir duruma ya da objeye yönelik, her karşılaşmada ortaya çıkan panik duygusu/ yoğun anksiyetedir. Hastanın kendisi de korkularını mantıksız ve abartılı bulur. Kişi, korkutuğu şeyden kaçınır, bu korkusu işlevselliğini, sosyal ilişkilerini, mesleki performansını etkiler.
3 tipi vardır:
- agorofobi: panik bozukluk olmadan tek başına olabilir
- özgül fobiler: hayvan fobileri, durumsal özgül fobiler (yükseklik, kapalı kalma, kan-yaralanma-enjeksiyon-diğerlerinden farklı olarak bu grupta bayılma da vardır...)
- sosyal fobiler: Toplum önünde bir eylemi gerçekleştirmek istediğinde ya da sosyal etkileşime girdiğinde bakışları üzerinde hissetme, küçük duruma düşmekten korkma. 13-18 yaşlarında ortaya çıkar. İki çeşittir: 1)Yaygın sosyal fobi: Çekingenlikle beraberdir. 2)Özgül sosyal fobi: Sadece belli bir alanda korku var.
Etyopatogenez
Çoğunlukla sebep belli değildir. Psişik travmalar, eklenen depresyon hali tabloyu zorlaştırır.
Belirti ve Bulgular
- Anksiyete (özellikle korkulan obje ile karşılaşıldığında)
- Fizyolojik bozukluklar: terleme, hiperpne, taşıkardi, midede kramp...
- Çekinme: Korkulan obje ve durumlarla karşılaşmaktan çekindiği için hasta bazı davranış kalıplarını benimser.
- Çekinme ve sakınma nedeniyle normal hayatın gerekleri ile günlük faaliyetteki kısıtlamalar arasında bir karmaşa yaşanır.
- Agorofobi: Dışarıya yalnız çıkma, yalnız kalma, umumi ve kalbalık yerlere girme, umumi vasıtalarda seyahat etme gibi durumlarda korku ve kaçınma
Ayırıcı Tanı
- Depresyon
- Anksiyete
- Konversiyon
Tedavi
(Bkz: Generalize Anksiyete Bozukluğu)
Erektil Disfonksiyon (Psikojenik)
Erektil Disfonksiyon (Psikojenik)
Erektil disfonksiyon, sertleşme güçlüğü, penisteki ereksiyon süre ve gücünün cinsel ilişki için yeterli olmamasıdır. . Penis hiç sertleşmeyebilir, kısmen sertleşebilir ya da ejakülasyon öncesinde ya da vajinaya ilk girişinde kaybolabilir.
Etyopatogenez
Ereksiyon, psikolojik etkenlere çok bağımlıdır. Anksiyete, fiziksel hastalıklar, ilaçların yan etkileri ve alkol önemli etkenlerdendir. Hastalarda performans anksiyetesi, fantazilerin yokluğu, partnerini uyramada güçlük, kendine seksüel aktiviteye konsantre etmede zorluk gibi o anlık nedenler olabilir. Ayrıca, psikodinamik olaylar, ilişkilerde sorunlar gibi daha derin nedenler de olabilir. Hastaların %25-50'sinde neden organiktir.
Erektil Disfonksiyon yapan medikal hastalıklar:
- İnfeksiyonlar (kabakulak...)
- Kardiyovasküler hastalıklar (aterosklerotik hastalık, kalp yetmezliği...)
- Renal ve ürolojik bozukluklar (Peyroni hastalığı, hidrosel, varikosel, kronik böbrek yetmezliği)
- Hepatik bozukluklar (siroz)
- Pulmoner bozukluklar (solunum yetmezliği)
- Genetik hastalıklar (Keinferter Sendromu, konjenital penis anomalileri)
- Endokrin ve beslenme bozuklukları (DM, Hipofiz-adrenal-testis aksında bozukluk, akromegali, Addison...)
- Nörolojik bozukluklar (Multipl skleroz, transvers myelit, Parkinson Hastalığı, temporal lob epilepsisi, travmatik ve neoplastik spinal kord hastalıkları, santral sinir sistem tümörü, amiyotrofik lateral skleroz, periferik nöropati, pareziler, tabes dosalis)
- İlaçlar (alkol ve diğer bağımlılık yapan ilaçlar, antidepresanlar, antihipertansifler, antiandrojenler) ve zehirlenme (kurşun, herbisidler)
- Cerrahi girişimler (perineal prostatektomi, abdominal-perineal kolon rezeksiyonu, sempatektomi, radikal sistektomi, aortailliak cerrahiler, retroperitoneal lenfadenektomi)
- Radyasyon tedavisi
Klinik belirti ve bulgular
Tanı konulması için gerekli 3 kriter
- Peniste tam ereksiyon olmaması ya da cinsel birleşme sırasında penisteki ereksiyonun korunamaması
- Bu bozukluğun kişide, belirgin stres yaratması
- Erektil disfonksiyonun, cinsel fonksiyon bozukluğu dışında bir psikiyatrik bozukluğun komponenti olmaması ve direk fizyolojik neden ya da maddeden dolayı olmaması
Tedavi
Kısa zamanlı davranışsal terapi yaklaşımı, o anlık nedenler ortadan kaldırmada başarılıdır. Daha derin nedenleri ortadan kaldırmak için ise uzun zamanlı içgörü-oriente psikoterapi yardımcı olur.
Depresyon
Depresyon
Depresyon. Toplumun büyük bir kesimini doğrudan ya da aile ve yakınlar kanalıyla etkileyen depresyon kişilerde haftalarca ya da aylarca devam eden bir isteksizlik hali, hayattan zevk alamama, kendine güvenin git gide azalması ve yoğun umutsuzluk gibi negatif hisleri kapsayan bir duygu durum bozukluğudur.
Depresyon genel popülasyonda ve de sağlık kurumlarına başvuran hastalarda görülen en sık psikiyatrik hastalıklardandır.(%15-20) Depresif duygudurum, anhedoniaya, konsantrasyon bozukluğu, uyku problemleri, iştahsızlık, suçluluk, umutsuzluk ve ölüm düşünceleri de eşlik edebilir.Her yaş ve cinsiyette görülür.
Etyopatogenez
A) Biyolojik:
Nörokimyasal: Biyojenik amin (serotonin, noradrenalin, dopamin) aktivitelerinde azalma, adrenerjik-kolinerjik sistemde kolinerjik dominans.
Hormonal: Hipotalamik- hipofizer- adrenal aks hiperaktivasyonu. Kortizol atışı, TSH, GH, FSH, LH, testesteron azalması. İmmun fonksiyonlarda baskılanma
Multifaktorial genetik özellik taşır
Nörokimyasal: Biyojenik amin (serotonin, noradrenalin, dopamin) aktivitelerinde azalma, adrenerjik-kolinerjik sistemde kolinerjik dominans.
Hormonal: Hipotalamik- hipofizer- adrenal aks hiperaktivasyonu. Kortizol atışı, TSH, GH, FSH, LH, testesteron azalması. İmmun fonksiyonlarda baskılanma
Multifaktorial genetik özellik taşır
B) Psikososyal:
Psikoanalitik: Sevilen bir kişinin (objenin) kaybına verilen tepkiyle bu objenin değersizleştirilmesi.
Kognitif: Kendini, olayları ya da geleceği olumsuz değerlendirme, yenilgiden korkma
Psikoanalitik: Sevilen bir kişinin (objenin) kaybına verilen tepkiyle bu objenin değersizleştirilmesi.
Kognitif: Kendini, olayları ya da geleceği olumsuz değerlendirme, yenilgiden korkma
Klinik Belirti ve Bulgular
Depresif duygudurum
Etrafına ilgisinin azalması
Yaptıklarından zevk alamama
Belirgin kilo kaybı ya da kilo alımı
İnsomnia ya da hipersomnia
Psikomotor retardasyon ya da ajitasyon
Enerji eksikliği ya da sersemlik hissi
Değersizlik duygusu ya da aşırı suçluluk duygusu
Konsantre olamama (Yaşlılarda depresyon demans benzeri belirtilere de yol açar.)
Ölüm ve intiharla ilgili düşünceler ya da intihar planı
Cinsel isteksizlik
Tıbbi olarak bir hastalığa işaret etmeyen çoğul beden belirtisi( baş ve sırt ağrıları, hazımsızlık, gaz-geğirti, uyuşma vb.)
Etrafına ilgisinin azalması
Yaptıklarından zevk alamama
Belirgin kilo kaybı ya da kilo alımı
İnsomnia ya da hipersomnia
Psikomotor retardasyon ya da ajitasyon
Enerji eksikliği ya da sersemlik hissi
Değersizlik duygusu ya da aşırı suçluluk duygusu
Konsantre olamama (Yaşlılarda depresyon demans benzeri belirtilere de yol açar.)
Ölüm ve intiharla ilgili düşünceler ya da intihar planı
Cinsel isteksizlik
Tıbbi olarak bir hastalığa işaret etmeyen çoğul beden belirtisi( baş ve sırt ağrıları, hazımsızlık, gaz-geğirti, uyuşma vb.)
(İçlerinden bir tanesi depresif duygudurum ya da etrafına ilgisinin azalması olmak üzere, yukarıdaki belirtilerden en az beşinin, en az iki hafta süreyle bulunması tanı koydurucudur.)
Depresif Hastalığın Türleri
1)Majör Depresif Bozukluk (Unipolar Depresyon)
-Yukarıda sıralanan belirtilerin en az beşinin en az 2 hafta boyunca sürdüğü depresyon
- Kronik Majör Depresif Episod: Belirtiler iki yıldan fazla sürer. Yaşlılarda, alkol-madde bağımlılarında sıktır. İlaçlara zayıf yanıt verir.
- Mevsimsel paternli:Sonbahar ve kışın gün ışığının azlamasıyla ortaya çıkar ve ilkbahar, yazda kaybolur. Anormal melatonin metabolizması sorumlu tutulur. Hipersomnia, hiperfaji ve psikomotor yavaşlama ön plandadır.
- Postpartum Başlangıçlı: Doğum sonrası ilk 4 haftada başlayan ağır depresyon. Annenin, bebek hakkında homisidal ya da delüzyonel düşünceleri olabilir. Anne için ve de bebek için psikiyatrik acil haline gelebilir.
- Atipik Belirtilerle: Kilo alımı, hipersomnia belirgindir. Mevsimsel paternliyle birlikte sık görülür.
- - Double Depresyon: Distimik bozukluk ve depresyon beraber gözükür.
- Atipik Depresyon: Diğer spesifik duygudurum bozukluklarına girmeyen depresif belirtiler. (Örneğin: premenstural sendrom, minör depresif bozukluk)
:
- Kronik Majör Depresif Episod: Belirtiler iki yıldan fazla sürer. Yaşlılarda, alkol-madde bağımlılarında sıktır. İlaçlara zayıf yanıt verir.
- Mevsimsel paternli:Sonbahar ve kışın gün ışığının azlamasıyla ortaya çıkar ve ilkbahar, yazda kaybolur. Anormal melatonin metabolizması sorumlu tutulur. Hipersomnia, hiperfaji ve psikomotor yavaşlama ön plandadır.
- Postpartum Başlangıçlı: Doğum sonrası ilk 4 haftada başlayan ağır depresyon. Annenin, bebek hakkında homisidal ya da delüzyonel düşünceleri olabilir. Anne için ve de bebek için psikiyatrik acil haline gelebilir.
- Atipik Belirtilerle: Kilo alımı, hipersomnia belirgindir. Mevsimsel paternliyle birlikte sık görülür.
- - Double Depresyon: Distimik bozukluk ve depresyon beraber gözükür.
- Atipik Depresyon: Diğer spesifik duygudurum bozukluklarına girmeyen depresif belirtiler. (Örneğin: premenstural sendrom, minör depresif bozukluk)
:
2) Distimik Bozukluk
Hafif şiddette ama iş ve sosyal yaşamda güçlüğe ya da kilinik olarak anlamlı rahatsızlığa neden olan, en az iki yıl boyunca çoğu günlerde yaşanan depresif bozukuluk.
3) Bipolar Bozukluğun Depresif Fazı
(Bz sf...)
(Bz sf...)
Ayırıcı Tanı
Genel Medikal Hastalığa Bağlı Depresif bozukluk
Depresif Mizaçlı Uyum Bozukluğu
Şizoaffektif bozukluk
Yas reaksiyonu
Kişilik Bozuklukları
Demans
Şizofreni
Depresif Mizaçlı Uyum Bozukluğu
Şizoaffektif bozukluk
Yas reaksiyonu
Kişilik Bozuklukları
Demans
Şizofreni
Tedavi
Tedavide farmakoterapi ve psikoterapi beraber uygulanmalıdır. Endikasyon varsa EKT de uygulanır.
A) Farmakoterapi
Antidepresanların etkilerinin ortaya çıkması için 3-4 hafta beklenmelidir. İlaçlara semptomlar tamamiyle ortadan kalkıncaya kadar devam edilmeli, relapsi önlemek için semptomlar geçtikten sonra da en az ortalama 6 ay daha devam edilmelidir.
Birinci Jenerasyon
Trisiklikler:
Amitriptilin
İmipramin
Clomipramin
Trimipramin
Amitriptilin
İmipramin
Clomipramin
Trimipramin
İkinci Jenerasyon
SSRI:
Sertraline(50-200mgr/
Fluoksetine
Fluvoxamine
Paroxetin
Citolopram
Sertraline(50-200mgr/
Fluoksetine
Fluvoxamine
Paroxetin
Citolopram
SRRı genellikle günde tek doz ve sabah başlanır. Olası yanetkilerimide barsak irritasyonu...
Amoksapin
Desipramin
Nortriptilin
Protriptilin
Ortalama tedavi dozu 75-225mgr/gündür. Bu ilaçların yan etkileri kullanım zorluğu yaratır.(ağız kuruluğ,kabızlık, idrartutukluğu,kalpte ileti kusuru.....)
Desipramin
Nortriptilin
Protriptilin
Ortalama tedavi dozu 75-225mgr/gündür. Bu ilaçların yan etkileri kullanım zorluğu yaratır.(ağız kuruluğ,kabızlık, idrartutukluğu,kalpte ileti kusuru.....)
Üçüncü kuşak:
Mirtazepine
Venlofaxine
Nefazadone
buprapione
Mirtazepine
Venlofaxine
Nefazadone
buprapione
MAOinh:
Fenelzin sülfat
Tanilsipromin sülfat
Rima ( moclobemide)
Fenelzin sülfat
Tanilsipromin sülfat
Rima ( moclobemide)
Lityum : Rekürran majör depresif bozukluklardaektedavi olarak kullanılabilir.
B) Psikoterapi:
Kognitif, davranışsal, interpersonal, psikoanalitik, destekleyici, grup ve aile terapilerinden terpistin uygun gördüğü yaklaşım uygulanır.
Doktor, hastayı başlangıçta haftada bir, sonra da iki haftada bir görüp hasatlığın progresyonunu gözlemlemeli, hastanın prognozu hakkında bilgi vermelidir.
Sürekli suisidal düşünceleri olan, ajite vaya psikotik belirtisi olan, belirgin fiziksel hastalığı olan, ciddi kardiyovasküler patolojisi olan hastalarda hospitalize edilip, bir uzman tedavi edilmelidir.
|
Depresyon
|
A comment?